KIRIK AYNA
Bir aynam var
Hep baktığım ama hiç görmediğim
Dokunurken kelimeler dilime
Düşüncesizliktenmiş ya
Söyleyemediğim
O kadar çok duygu biriktirdim ki içimde
İçimden yok oluyorum sessizce
Durmadan koşmasını bilirim bu kırık ritimin içine akıtırken ruhumu
Aynadan süzülürüm ağlarken düşlerimde kırık gülüşler
Yarım yamalak bir gözle
Ölümün Gölgesindeki ölümlüleri seyre dalar
Bir gece daha kapatırım gözlerimi
Beyaz kefenim yorganım çiçekler baş ucumda.
Melekler hep sağımda solumda ya
Bu soruları sormak için artık çok beyaz bu ayna
Haydi durma…
Çok güldüler yüzüme sahte , beyazdan siyah bir gözle
Düşündürmedi sıcaktı
İçime düşerken bakışların
Ruhum bir hoş , karanlıktaydı
Göz kırparcasına bu asi virane dört duvarın acılı bakışlarında
Çıkar yol beyaz bir at belki de o bir domuz
Beyazdınız ikiniz de saf ve masumdunuz
Sıcaktınız bir bir telleriniz değerken omuzlarıma
Omuzlarımdan düşen yoksulluğumu göremedim
Şimdi satırların arasında hatıraları saklıyorum aşağıya doğru
Boş yer yok aslında ama
Sana da beyaz bir kelebek sakladım düşümde
Düşümden doğarken sıcak gülüşümle seni taklit edercesine dökülüyor satırlar
Sahte siyah ve berrak
Bir bir damlıyor gök kubbeden ince bileklerine
Yıldırımlar düşüyor ürperiyorum
Daha başlangıç demiştik bir çizgi çizip
Durduğumuz yeri kendimizden gizlerken
Kendimize kırık bir aynada
Son defa gülümsemiştik
Kelebekler beyaz çiçekler
Dağ bayır koşan inci tanelerine benzeyen çocuklar
Bir kaldırımda afet abla
Diğer tarafta Mustafa
Gözlerine bakarken insanların sevinçlerini
Ve
Hüzünlerini , kederlerini paylaşamamak
Ne kadar acı ne sancılı aksamlar doğuruyor her batan güneşin ardından
Hiç yaşadın mı
Kırık bir aynada gülümserken
Gözlerin karardı mı
Şimdi mi yoksa Şiiit mi !
Bitti mi
Kalk ayağa kendine gel be hey deli.
Kalk ki görsün ruhlar alemindeki ölümsüz gözler
Yer yüzünde kaç ölü kendi külünden geri döner.
Ve inadına Bir kez daha istanbulun en yüksek tepesine
Aşk bayrağını diker Saf temiz elleriyle
Kirletmeden siyahlar göstermeden
Beyazların gölgesinde