Bitkiler ve Farkındalık

Etrafımızı sarıp sarmalayan, hayatta kalabilmemiz için gerekli olan bitkiler biz insanoğlu tarafından gereken özen ve gereken ilgi alaka gösterilmediği gibi, bitkilerin yaşamını sürdürmesi için gerekli olan hiçbir olguya müdahil olmadan nasıl yaşayabiliyor ve doğaya karşı nasıl bu kadar ilgisiz kalabilen canlılar haline dönüştüğümüzü merak ediyor ve bu konuda biraz düşünmeden edemiyorum.

“Doğa insan olmadan da yaşar; ama insan doğa yok olduktan sonra yaşayamaz.” Paul Ehrlich

Bu söz bence belli aralıklarla herkesin kulağına çalınmalı. Doğa ve bitkiler biz olmadan yaşar ama biz doğaya sanki biz onlar olmadan yaşayabilirmişiz gibi kötü davranıyor ve sonunun gelmesine seyirci oluyoruz. İnsanlar yüzyıllardır doğa üzerine araştırma ve çalışmalar yapmakta. Bazı kaynaklara göre üzerinde en çok çalışılan ana bilim dalı doğa. Bitkiler özelinde yapılmış sayısız araştırma var. Tüm bunlar bizim bitkileri anlamamız ve hayatımızda nasıl yer ettiğini ve fayda sağladığını görmemiz için yapılıyorken 21. yüzyılda sürdürülebilirlik kavramı gibi bazı ana başlıkların hayatımıza yeni müdahil olması ne kadar acı. insan olarak doğa için harekete geçmeli ve doğa için bir şeyler yapmalıyız. Bitkiler bizim için havadaki oksijeni üretiyor ve güneş enerjisini besine çeviriyor. Bizim ihtiyacımız olan temel kaynaklarımız tamamen onlar tarafından üretiliyor ama biz onları yok ediyoruz. Doğayı kirletiyoruz, bazı endemik bitkileri yok ediyoruz. Onlar için sağlıksız olan ne varsa yapıyoruz.

Biz TÜRK ler olarak aslında bu konuya çok daha duyarlı olmalıyız. Yüzyıllar boyunca göçebe hayat yaşayan atalarımız bize bu konuda ilham olmalı. Doğal hayatı seven ve benimseyen, tarım ile yerleşik hayata geçen atalarımız 19. yüzyılın ortalarına kadar tarım ve hayvancılık alanında her zaman çalışmış ve ana geçim kaynağı olmuştur. Biz TÜRK ler olarak besine saygılı davranan bir toplumuz. Doğaya sürekli bize sunduklarına şükretmesini çok iyi bilmiş bir toplumuz. Ne zaman kendi değerlerimizden kopmaya başladıysak o zaman hayatımızda yer eden bazı davranış ve düşünceler bizden soyutlandı. Bazı dönemlerde kendine dönmek zorunda kalan bizler şu dönemde kendimize dönme fırsatını doğaya saygılı olmayı mercek altına alarak daha fazla doğa ile iç içe yaşayarak çocuklarımıza ve devam eden tüm insanlığa daha yaşanılabilir bir dünya bırakabiliriz.

Dünyada son 50 yılda geçmişte üretilen bilginin tümünden çok daha fazla bilgi üretildi. insanlar olarak teknolojiyi her zaman kötüye kullanmadığımız ve az da olsa fayda sağladığımız ortada. Bu faydalar kötülüklerinin yanında çok az olmasına rağmen algım bana faydalarını daha çok görmemi sağlıyor. Teknoloji olarak son 50 yıl paralel olarak yok ettiğimiz dünyanın son 50 yılına baktığımızda yok olmasını çok daha hızlandırdığımızı görüyoruz. Doğa bize farkında bir yaşam sundu. Bizi yavaşlattı. Farkına varmamızı sağladı. Doğa bizi bizden daha iyi biliyor ve bazen bize çok büyük lütuflarda bulunuyor ve bu dönem bence bunlardan biri. Bu dönemde kendimize ve özümüze dönme fırsatı yakaladık. Daha çok neye ihtiyacımız olduğunu ve neyle beslendiğimizi çok daha iyi biliyoruz. Teknoloji ve bilim ışığında insanın ne olduğunu ve ne için yaşadığını anlamaya giden yolculuğu çok daha görünür halde iken ve dünya tümüyle yavaşlamışken bunu çok faydalı hale getirmeli, oturduğumuz evlerden, beton yapılardan çok toprağa hasret kaldığımızın toprağın, bitkilerin farkına varmalıyız.

Farkında olalım, bitkilerle birlikte yaşayalım. Doğaya saygılı olalım. Bireysel olarak başlattığımız değişimin çevremiz özelinde öncüsü olalım.

Sevgilerimle.



Yorumlar kapatılmış.